Kadının insan olarak hakkını arama, eşit sayılmayı isteme yönündeki mücadele günü olan 8 Mart ’ın hayatımıza girmesi dahi, 1908 yılında ABD ’de 129 kadının haklarını ararken yanarak ölümleriyle, maalesef bu şekilde acı bir olayla olmuştur.
Dünyanın bir çok yerinde bugün bile vahşet düzeyinde kadına karşı değişik yönlü şiddet devam ediyor. Kadın evde, işyerinde, okulda, sokakta şiddetin fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik tüm şekilleriyle karşılaşıyor. Kadın, insan olarak, birey olarak hak ettiği değeri göremiyor. Muhtaç, aciz ve korunması gereken zayıf bir obje olarak algılanıyor.
Kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, öncelikle devletin ve siyasal iktidarların büyük bir titizlikle sorumluluk üstlenerek, ilgili tüm sivil toplum kuruluşları ve resmi kuruluşlarla işbirliği yaparak, hayati öneme sahip bu sorunun ortadan kaldırılması için gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olacaktır. Kadınların eğitim almasını ve çalışma hayatına etkili şekilde katılmasını arttıran, özendiren olumlu politik müdahaleler çoğaltılmalıdır, Kadın sorunları, aile içi mesele olarak kabul edilmemeli, cinsiyet ayrımcılığıyla ilgili eğitime ağırlık verilmelidir. Şiddete maruz kalan kadınların kendilerini koruyabilmeleri için hukuksal destek sağlanmalıdır. Kadın örgütleri desteklenerek tüm kurum ve kuruluşlar, bu örgütlerle ortak çalışmalar yapmalıdır.
Cennetin annelerin ayakları altında olduğunu bilen bir nesil yetiştirmeli, bu saygı ve sevgiyi yüreğinde hisseden bir toplum oluşturmalı ve önce kendimiz, bu davranış tarzımızla çevremize model olmalıyız.
Bu vesile ile, bizi biz yapan, tüm kadınlarımızın gününü kutluyorum.
Av. Ahmet ATAM
Kütahya Baro Başkanı